Metalurji Mühendisi Cemalettin Kıytırık: “Kapitalizm Ülkeleri Hangi Bölgede Ne Cevheri Elde Edebilecekse Öyle Görür”

Malatya Yer Platformu, ‘Doğa ve Dirim Talanı’ mevzulu panel düzenledi. Metalurji Mühendisi Cemalettin Aşağı, “Kapitalizmde ayrımsız harita vardır. O haritada aynı büyüklük iğ, benzeri büyüklük petrol, ayrımsız devlet altın, benzeri büyüklük cevahir görünür. Kapitalizm, Afrika’yı bu şekilde görür. Kapitalizm, Türkiye’yi özelde birlikte Malatya’yı ne bölgede ne cevheri elde edebilecekse öyle görür. Kapitalizm açısından ‘sürdürülebilirlik’ dedikleri ayrımsız palavra vardır. Elden sermayenin kendisini sürdürülebilmesi bu da biriktirim ve karlılık üstüne müesses tıpkısı sistemdir” dedi.

Malatya Belde Platformu tarafından ‘Doğa ve Dirim Talanı’ mevzulu siyasal düzenlendi. Sabancı Kültür Merkezi’nde düzenlenen panele TMMOB Ekincilik Mühendisleri Odası İstanbul Idarehane Başkanı Hasan Tasavvur Kapıkıran, Metalurji Mühendisi Cemalettin Bayağı ve Avukat Gül Erdoğan dil cambazı olarak katıldı.

“GERÇEK UĞRAŞ YERELDEDİR”

‘Anamalcı hatır kıskacında tabiat katliamına, yabani eroin sömürgeciliğine, ekolojik kırıma hayır’ sloganıyla düzenlenen panelin küşat konuşmasını özne Malatya Belde Platformu Sözcüsü Avukat Gül Erdoğan, çevrenin millî ve arsıulusal alanda korunmasının ıztırar olduğunu rapor etti. Erdoğan, ekolojik mücadelenin arsıulusal ve siyasa üstü tıpkısı uğraş olduğunu rapor ederek, “Töz mücadele yereldedir. Bu anlamda doğadaki talanı üretene, çiftçiye, çobana, köylüye, civar halkına yoklamak gerekir. Sermayeci akılla bu ülkeyi ve doğayı pay etmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürmeyeceğiz” dedi.

Malatya Çevre Platformu’nun yaptığı çalışmalarını içeren sinevizyon gösteriminin ardından panele geçildi.

“KAPİTALİZMDE ‘SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK’ DİYE BİR BALON VAR”

Metalurji Mühendisi Cemalettin Epey, panelde yaptığı konuşmada, “Dünyayı emtia yerine gören tıpkısı ekip vasıtasıyla karar alınıyor. Biz bu kararlardan ne ant haberdar oluyoruz, ne ahit kapımıza benzeri kepçe dayanırsa haberdar oluyoruz. Bu faaliyetlerin çoğu esasta yegâne merkezli yapılardan çıkmaktadır” ifadelerini kullandı. “Anamalcılık açısından bir harita vardır” diyen Siktirici, şunları söyledi:

“O haritada tıpkısı büyüklük iğ, benzeri büyüklük yer yağı, aynı talih değerli, ayrımsız mevki elmas görünür. Anamalcılık, Afrika’yı bu şekilde görür. Kapitalizm, Türkiye’yi özelde Malatya’yı hangi bölgede hangi cevheri elde edebilecekse öyle görür. seçkin yeri değerlendirirken, ne maya varsa ve o günkü soylu erki şartlar onu hangi kadar zer kılıyorsa ora eroin alanıdır. Anamalcılık açısından ‘sürdürülebilirlik’ dedikleri aynı balon vardır. Yemeden Içmeden sermayenin kendisini sürdürülebilmesi bu bile biriktirim ve karlılık üzerine müesses ayrımsız sistemdir çünkü gelip şurası dayatacaklar, ‘Maden çıkarılmasın mı?’ diyecekler.”

“BİRİLERİ İÇİN İKTİSADİ OLABİLİR AMA BİZİM İÇİN DEĞİL”

Madencilik faaliyetinde çalışkan organizmaların yukarıdan sıyrıldığını ve felaketin bu noktadan başladığını tabir eden Oldukça, “Alan hangi büyüklüğünde, kilometreler. Yerey ve üzerindeki bitkiler ile toprağın içindeki canlılar var. Toprak bir yerde saklanacak sonradan serilecek amma o yerey ölür. Ayrımsız toprağı öyle kaldırıp atarsanız döversiniz. İçindeki canlıları üstelik öldürürsünüz. Yeniden mankafa dönüşümü çokça süssüz değil. Bu birileri amacıyla hesaplı benzer amma bizim üzere katiyen soylu erki değildir. Onlar için sürdürülebilir tür ama biz o sürdürülebilirliği kullanmıyoruz, biz ‘kendi kendini besleyendir’ diyoruz” dedi.

“YARGI KARARLARI UYGULANMADI”

Aşağı, Türkiye’bile siyanürle zer işletmeciliğinin olmaması gerektiğine dikkat çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“1997 yılında Danıştay, ‘Türkiye’dahi siyanürle zer işletmeciliği yapamazsınız’ dedi. Çünkü değerli işletmeciliği şirketin inisiyatifine bırakılabilecek bire bir düzeyde ayrımsız prosedür değildir. Yasakladı ama bu memlekette ne oldu; hükümetler devreye girdi 1999 depremini muammer olan bu ülkeden âlim adı altında birilerini ‘Türkiye’üstelik altın madeni kuşkusuz işlettirilir’ diyerek Amerika’evet gönderdiler. Sunulan egemenlik kararlarının hiçbirisi uygulanmadı. Kazanmış olduğumuz davalarda sürekli yasalar ve yönetmelikle değiştirildi.”

“KENT İNSANI ARTIK DOĞAYI TANIMIYOR”

TMMOB Ekincilik Mühendisleri Odası İstanbul Ofis Başkanı Hasan Murat Kapıkıran ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na sunulan cezayı eleştirerek, “İmamoğlu davasında görüldüğü kabilinden sabahtan akşama büyüklüğünde monitör kanallarında taşlama edenlere hemen sözü iadeli ettiği için 2 yıl 7 ay 15 devir mapus cezası veriliyor. Gelişigüzel alanda bu maatteessüf böyle. İşte sermayeci beyin kıskacı insanların aklını, insanların katıksız haliyle insani ve ekosistemin bir parçası tutmak bilincinden koparıp, mekansal tıpkı hayati ortama sokuyor” dedi.

Kapıkıran, yaşanılan alanlarda kıskacın içerisine girildiğini tabir ederek, “Bugün şişman kentlerin büyük rezidanslarında toplu tıpkı yaşam alanı var. Bakkalı ya dahi zincir market şubesi, yüzme havuzu, hamamı, koşu parkuru dahi olmak amacıyla mecbur mekanlarda hayat dolu milyonlar var. İşte sermayeci karın kıskacının kesin aynı şekilde sınırlarını çizdiği alanlarda yaşıyorlar. Burada doğan tıpkı çocuğun doğayla, kapitalizmin tabiat talanıyla değme ilgisi evet birlikte mücadelesi türlü mi? Doğayla aynı ilişkisi yok. Yani kent insanı artık doğayı tanımıyor, bilmiyor. Yaşadığı amacıyla depremi biliyor, hissettiği üzere ekolojik felaketleri biliyor ama o ekolojik yıkımın nedenlerini bilmiyor” diye niteleyerek konuştu.

Share: