Alaaddin Keykubad’ın sarayının akarsu kanalları ortaya çıkarılıyor

Küçük Asya Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubad’ın Beyşehir Gölü kıyısında düz düz sarayı Kubadabad’de Hars ve Turizm Bakanlığı izniyle bitmeme fail hafriyat ve konservasyon çalışmaları sürüyor.

Kubadabad Saray Külliyesi Hafriyat Başkanı Doç. Dr. Muharrem Calip, AA muhabirine, Beyşehir Gölü ve çevresinin 12. yüzyıldan itibaren Türkler tarafından iskan edildiğini fakat Kubadabad Sarayı’nın Küçük Asya Selçuki Sultanı Alaaddin Keykubad döneminde düz yazı edildiğini söyledi.

Arkeolojik verilere göre Kubadabad Sarayı’nın 14. yüzyıl başlarına kadar kullanıldığına değinen Calip, planlı çalışmalarla Kubadabad Saray Külliyesi’nin, Türk sanatı ve arkeolojisi açısından lüzumlu mimarisiyle gerekse çinileriyle dünyada tanınır arkaç geldiğini dile getirdi.

Bölgede çalışmaların titizlikle yürütüldüğünü aktaran Calip, “Selçukluların egemen olduğu İran, Irak, Suriye ve Küçük Asya’yu içine düz coğrafyada, Kubadabad Saray Külliyesi planı, madun yapısı, strüktürü, mimarlık dekorasyonu, altyapı tesisleri ve banal buluntularıyla günümüze ulaşabilen şimdilik bildiğimiz biricik Selçuklu saray külliyesidir diyebiliriz. Alanya’da, Konya’de, Kayseri’da sarayları var bağımlı ama bu kadar bilcümle sarayın planı tanımlanan saray şu zaman bilmiyoruz. Kazılar oralarda dahi devam ediyor, değişik sonuçlar ortaya çıkabilir.” diyerek konuştu.

Kubadabad Sarayı’nın kurulduğu alanda zir katmanda Geç Kalkolitik ve Tunç Çağı katmanları olduğunu anlatan Çekici, bir anda üstünde birlikte Rum Selçuki izlerinin bulunduğunu, bölgede Küçük Asya Selçuklu öncesi Roma evet birlikte Bizans döneminden bakiye olmadığını dile getirdi.

“8 kilometre mesafeden külliyeye akman su taşınmış”

Çekici, külliyede 42 yıldır kesintisiz devam eden kazılarda 20’ye mail çatı tespit ettiklerini belirterek, şöyle devam etti:

“Balaban ve gerçekten saray denilen iki muhteşem kasır yapısı var. Bunların dışında güneyde ve batıda değişik köşk binaları tayin edilmiştir. Külliyenin bir lahzada girişinde ortaya çıkarılan av köşkü yani şikarhane ve bunun hemen gerisindeki av sahası çok önemlidir. Sarayın mağrip kısmında birlikte 2017 sonrasında çalışmalarımız hızlandı. Sarayın başmaklık ahırı olabilecek nitelikte yapılar da bu proses ortamında çıkarıldı.”

Çalışmalarının serencam yıllarda güney ve batıda yoğunlaştığını nâkil Çekici, “Külliyeye temiz akarsu taşıyan hattın güney ve batıdaki bölümleri çevrim yüzüne çıkarıldı. Yıpranmamış çağ kazıları sırasında Anamas Dağları’ndan kestirmece 8 kilometrelik tıpkısı mesafeden külliyeye akman suyu künkler vasıtasıyla iki eşkâl halinde getirdiklerini gördük. Bunu av köşkünün hemencecik altından külliyeye soktuklarını, buradan yıldız ve doğuya doğru ilerleyici iki ayrıca ayrıldığını, temiz suyu tıpkısı ağ kadar bütün yapılara ulaştırdıklarını gördük.” diye konuştu.

Son zaman çalışmalarında de temiz akarsu hattının külliyenin güneyindeki kısmının açığa çıkarıldığını aktaran Calip, “Bunun doğuya akıllıca giden hattının benzeri kısmı bayağı saraya akıllıcasına uzanmakta, tıpkısı kısmı da güneye makul dönerek tekrar iki merkez halinde aşağıya akıllıcasına uzayan köşkü ve değişik yapıları beslemekte.” ifadesini kullandı.

Calip, Kubadabad Saray Külliyesi kazılarında ortaya matrut sarayın dekorasyonuna ilgili çini kaplamalar, alçı dolaplar ile panolar, seramikler ve cam eşyaların Konya Karatay Medresesi Çini Asar Müzesinde sergilendiğini sözlerine ekledi.

Share: